Bilim Kurgunun Peygamberleri
Onlar gelecekten haber veren yazarlardi. Zamanlarinda belki de deli, cilgin diye nitelendirilmislerdi. Ama hayallerinden hic vazgecmediler ve biz insanlara belki de ilham olacak yazilarini yazdilar. Bazilariysa hayalden de ote, adeta gelecegi yazmislardi. Onlar Bilim Kurgunun peygamberleriydi. ‘Aya yolculuk‘, ‘denizler altinda yirmi bin fersah‘, ‘zaman makinesi‘, ‘dunyalar savasi‘ gibi kitaplar, denizaltinin yapilisina, uzay yolculuguna esinlenme olurken milyonlarin olumune sebep olan tanklar, atom bombalari gibi yok edicilerin yapilmasina engel olamayacakti. Onlarin tahminleri gelecegin gidisatini degistirdi. Peki bu adamlar nasil olur da kimsenin goremedigini gorebiliyor, boylesine gercekci tahminlerde bulunabiliyorlardi?

Jules Verne
Jules Verne bilim kurgunun ilk yazariydi. Wells’le birlikte bilim kurgunun babasi kabul edilen Verne, henuz trenin, buhar makinelerinin en kompleks teknolojik icatlar sayildigi zamanlarda yasamis, ama kitaplarinda deniz altinda, havada ve uzayda yolculuktan bahsetmis, 20. yuzyildaki Paris’i anlatirken TV’den, Internet’ten, havalandirma sistemlerinden bahsetmisti. Vernes, o tarihlerin yazarlari arasinda halen en cok okunan yazardi ve Agatha Christie’den sonra kitaplari en cok cevirilen yazar olma unvaniniysa halen surdurmekteydi.
Fransa’da Nantes’da 1828’de dogan Verne’in en buyuk hayali gezmek ve gormekti. Hindistan’a yolculuk yapacak bir gemiye kacak olarak binip yakalandiginda babasi tarafindan feci sekilde dovulmustu ve o gun soyle soylemisti kendi kendine: “Bundan sonra sadece hayallerimde yolculuk yapacagim.”
“From the earth to the moon“, yani Turkce’de bilinen adiyla ‘Aya Yolculuk’, bugune kadar yazilmis en ilahi kitaplardan birisidir. Fransiz bir yazar, insanin aya ayak basmasindan tam 102 yil once, aya gidecek milletin Amerikalilar olacagini (1860’larin Amerika’sinia bakarak karar veriyor buna), mekigin firlatma yerinin Florida’da Tampa olacagini (NASA’nin gercek yeri Cape Canevral’dan 130 mil uzaktadir), mekigin boyutlarini (Apollo CSM ile sasirtici derecede yakin boyutlardadir), mekikte 3 astronot olacagini (Apollo Programinda da gercekten de 3 astronot gonderilmistir), dunyaya donusun Pasifik okyanusuna inisle sonlanacagini (Apollolar da Pasifik’e inmislerdir) ayrintilariyla vermistir. Aracin adini “the Columbiad” koyarken, Apollo 11’in kumanda modulunun adi da Columbia’dir.
Peki Verne nasil olur da bu kadar dogru tahminlerde bulunabilmistir?

From the Earth to the Moon, Jules Verne
Verne, her gun 15 gazete okur ve teknolojiyi cok yakindan takip eder, yazilari icin referans amacli bilgi kartlari hazirlardi (oldugunde 20 bin bilgi karti vardir.) 19. yy ortalarinda bilim adamlarinin aya yolculukla ilgili tum tahminlerini takip etmekteydi. Ama bilim adamlari dahi bunun nasil yapilacagini tahmin edemezken o gelecegi yazacakti.
Verne’nin bir cok bilim adami ve muhendis dostu vardi. Kuzeni matematikciydi ve Verne ile birlikte yercekimini yenip dunya yorungesine cikmanin sartlarini ve gerekliliklerini hesapladilar. Verne, saatte 24,500 mil hiza ulasirsa yercekimini yenebilecegine inandi ve bu gercekten de gunumuzde uzaya giden araclarin hizina oldukca yakindir. Verne, dunyanin hareket eden dinamik bir gezegen oldugunu ve bu hizin da kullanilebilecegini hesapladi. Firlatma bolgesi ekvatora yakin olmaliydi ki bu hiz daha verimli bir sekilde kullanilabilsin… Amerika’da bunun icin en uygun eyalet Florida veya Texas olmaliydi. Yapim icin kullanilacak metal de kuvvetli ama hafif olmaliydi. Bu da aliminyum agirlikli alasimlari akla getiriyordu. Verne’nin yarattigi kapsulun agirligi Apollo 8’in kapsulunden sadece 3 kilo fazlaydi. Verne, firlatma icin cok uzun bir namlu hayal etmisti. Tipki bir mermi gibi firlatilan roketin aya gidebilecegini hayal etmisti. Boyle bir firlatis yaklasik 1000 g gibi bir ivmeye denk gelirken roketlerdeyse ivme 6 g civarinda seyreder. Verne bu kadar yuksek ‘g’ ivmesinde insanlarin hayatta kalamayacagini hesap etmemisti.
41 yasinda artik inanilmaz basarili bir yazardir Verne. Nasil bir borsaci boyle basarili olmustur?
Verne once Paris’te oyun yazari olmaya calisir. Basarisizdir. Borsaciligi secer ama isinden nefret etmektedir. Uzaklara kacmak ister ve hayaller kurmaya baslar. 39’da ilk kitabini yazar, ‘Balonda 5 hafta‘. Afrika’da macera severlerin bir balonla 5 hafta boyunca Afrika kitasinin iclerini kesfedislerini yine muhendis detaylariyla anlatir. Verne bir anda best-seller olmustur. Verne burada durmaz ve gelecegi yazmaya baslar. 1869’a kadar okurlarini Afrika’ya, goklere, hatta aya bile goturmustur. Artik denizler altini kesfetme zamanidir. Ve gelecegin denizaltisi Nautilius‘u yaratir. Denizler altinda gidebilen bir arac fikri zaten mevcuttur, ama patenti alinanlar genelde vantilatorlu tup gibi komik ve mumkun olmayan seylerdir. Verne bunu bir adim oteye goturecek ve Verne’in denizaltisi eletrikle calisacak, henuz Edison’un icat etmedigi ampul benzeri isiklandirma sistemiyle aydinlatilacak, icinde yatak odalari, yemek odalari, kutuphaneler olacak, hatta yolcularin denizin dibini gozlemleyebilecegi yuksek basinca dayanikli buyuk bir penceresi dahi olacakti. Henuz okyanusun dibini kimse gormemistir ve Nautilius’a saldiran dev ahtapot gibi deniz canlilari Verne’in hayal gucundedir sadece. Yillar sonra Disney-Pixar ortak yapimiyla yaratilacak Nemo isimli balik karakteriyse ismini Verne’in denizaltisinin kaptani Nemo‘dan alacakti. Nemo’nun anlami Latince’de ‘No man’ yani “hic kimse” demekti. Fersah ise yaklasik 4km’lik bir uzunluk olcusuydu. Kastedilen 20,000 fersah derinlik anlaminda degil, denizaltinin katettigi mesafe anlaminda kullanilmisti. Nautilius denizin altindan gemileri tipki Alman denizaltilarinin yaptigi gibi batirabiliyordu.
Tarihte hicbir yazar, bilim adamlarini bu kadar sorgulatmamis ve esinlenme kaynagi olmamisti.

H. G. Wells
Verne yine de yalniz degildi. H.G. Wells de benzer bir yazardi. O da gelecegin savaslarini gorecek ve kitaplariyla insanlari belki de uyarmaya calisakti. ‘Zaman Makinesi‘, ‘Dunyalar Savasi‘, ‘Gorunmez Adam‘ eserlerinden en bilinenleriydi…
Wells, 1866’da Ingilterede fakir bir ailede dogar. 11 yasinda babasi sakatlanir ve annesi ailenin gecimi icin bir kutuphanede calismaya baslar. Wells burada kitaplarla tanisir.18 yasinda biyoloji okumaktadir. 3 yil sonraysa ‘Zaman Makinesi‘ yayimlanmistir ve Wells bilim-kurgu peygamberi unvanini (scientific prophet) kazanmistir artik. Uc boyut disinda dordunce boyut kullanilarak zamanda yolculuk yapilabilecegini hayal etmistir kitabinda. Matematikciler bunu tartisirken kiliseyse kendine yakisir bir cikis yapacak ve 4. boyutun ruhlar olabilecegini soyleyecektir. 🙂 Siki bir sosyalist olan Wells kiliselerden pek hazetmemektedir. Yillar sonra Einstein, Wells’i dogrulayacaktir.
Wells, Verne gibi muhendislik detaylarina girmeden yazar eserlerini. Wells ayni zamanda insanlari bekleyen facialari da yazmaktadir. En buyuk hayali bir dunya devletinin kurulmasi ve insanlarin bagimsiz bir bilim kurulu tarafindan yonetilmesidir. Wells’e gore zayif olanlar tipki tabiattaki gibi olecektir ve guclu ve zeki olanlar hayatta kalacaktir.
Ingilizler 1803’te Tazmanya’ya ayak bastiklarinda daha tas devrinde yasayan yerli halka insan degil de hayvanlarmis gibi yaklasirlar. Kisa bir sure icerisinde hepsi de katledilirken Wells, Tazmanyalilarin basina gelenin bir gun tum insanlarin basina gelebilecegini dusunmektedir. Mars’ta dunyadan cok daha gelismis hayat formlari oldugunu hayal eder. Evrimlerine bizden cok daha once baslamis Marslilarin vucutlari sadece kafadan olusmaktadir ve fiziksel islevleriniyse gelistirdikleri makineler kontrol etmektedir. Marslilar dunyalilara gore cok cok gelismistir ve dunyaya geldiklerinde bizi bir maymun gibi gorecek ve layik oldugumuz sekilde davranacaklardir.
Wells, 1902’ye kadar 6 kitap yazmistir ve artik dunyaca taninan biridir. Yazdigi kisa yazilarda ve kitaplarda gelecekteki savaslari ve insanlari ne gibi tehlikelerin bekledigini anlatmaktadir. Ucaklarla havadan yapilan bombalamalari yazdiginda henuz Wright kardeslerin ucmasina 3 yil vardir. Zirhli araclari yazdiginda henuz Almanlar tanki yaratmamistir. Teknolojinin siyah tarafini gormustu Wells. 1914’te ‘The World Set Free’ kitabinda nukleer savasi yazmis ve ‘atom bombasi’ tabirini kullanmisti. 1935’te ‘Things to Come’ (bizi bekleyenler) yazisini yazar. Almanlarin Londra’yi ucaklarla bombalamisini anlatir. Herkes yukari bakacak ve kendini guvende hissetmeyecek demistir yazisinda. 11 eylulde New York’ta insanlar aynen boyle hissedecektir.
Wells de tipki Verne gibi siki bir sekilde teknolojiyi takip ediyordu. Wells atom bombasini tarif etmis, cikacak isiyi ve radyasyonu minyatur bir volkan patlamasi gibi olacagini anlatmisti. Bir sehrin yarisinin boyle bir patlamayla yok olacagini yazarken adeta Hiroshima’yi anlatiyordu. 1946’da Amerika Japonya’yi bombalamadan once Wells hayata gozlerini kapamisti. Wells’in uyarilari maalesef bosaydi.
Hepsi birer kutsal kitap gibi.